17 Ağustos 2017 Perşembe

Meraklı Minik - Ağustos Sayısı

   MERAKLI MİNİK   
Ağustos 




Merhaba, 😊
Bu sefer sizlere dergi yorumumla geldim. 😊
Efendim ben çocuk gelişimi öğrencisi olduğum için, bu dergilerimizden bende faydalanıyorum. 😊

Meraklı Minik dergimizin bu ayki sayısı, her zaman ki gibi dolu dolu 😊 Bu ay konu olarak “Deniz” temasını seçmişler. Dergimizin ilk başında Bora ve Leyla adında iki kahramanımızın, deniz kenarında ki bir günlerini anlatıyor. İki kardeş çevrelerinde ki canlıları inceliyorlar. Tatile gidecek miniklerimize fikirler veriyor yani.😊 E konumuz deniz olurda, denizdeki canlıları öğrenmeden olur mu !? Denizde yaşayan yumuşakçalarla tanıştırıyor bizi. Valla ne yalan söyleyeyim, derginin kapağında yumuşakça eşleşme kartları yazıyordu. Benimde aklıma hiç deniz canlıları gelmedi. Acaba yumuşak kavramını falan mı öğretiyor diye düşündüm. Meğer ahtapot, deniz tarağı gibi canlılardan bahsediyormuş. Bende öğrenmiş oldum. Sanırım ileride faydası olur diye bahane edip kendim için alıyorum ben bu dergileri. 😜 Devamında, Ahtapot ailesi diye bir sayfamız var. Benim bu ay ki sayıda en sevdiğim kısım burası oldu. Çünkü evde bulunan malzemeler ile 4 farklı ahtapot yapmayı gösteriyor. Öyle uğraştırıcı şeylerde değil. Çocuğunuza verdiğiniz zaman malzemeleri, sizin yardımınızla çoook rahat yapabilir. Mesela ben şuan bir tanesini kukla olarak kullanmayı planlıyorum 😅
Hemen ardındaki bölüme gelecek olursak, eminim herkes denize gittiği zaman, deniz kabuğu topluyordur. E biz onları topluyoruz ama genelde sağda solda öyle duruyor. Çok azımız bunları değerlendiriyordur. İşte bu bölümde de bize tam olarak deniz kabuklarını nasıl değerlendirebileceğimiz anlatılmış. Toplayın deniz kabuklarını sonra da onları böyle değerlendirin, hatıra olarak kalsın. Hem çocuğunu içinde eğlenceli olur. 😊



Daha neler var neler. Peki kabuklu deniz canlıları hakkında neler biliyoruz ? Dergimiz hiç üşenmemiş, bize yumuşakçaları anlatmış bir de üstüne kabuklu deniz canlılarını da anlatmış. Hem de kocaman fotoğraflarla bize hangi canlıyı anlattığını göstermiş. Bu dergide de en sevdiğim kısımlardan birisi bu tarz bölümler. Bana böyle nasıl desem, hayvanların özellikleri olsun, araç gereçlerin tanıtımları olsun, öyle yazılar olacak. Bayılıyorum onları okumaya.
Sonra bize deniz araştırmalarının nasıl yapıldığıyla ilgili kısa bir bilgi vermişler. Ondan sonraki bölümümüz ise “Çok Merak Ediyorum ” . Bu bölümümüzde miniklerimiz istiridyeler ile ilgili sorular sormuşlar. Siz de istiridyeler ile ilgili merak ettiklerinizi buradan öğrenebilirsiniz.
“Haydi Mutfağa” bölümümüzde ‘Minik Kumsal’ adlı çalışma var. Çocuklarla mutfağa girmek için bu tarif birebir. Hem size yardım edecekler hem de bir şeyler yapmayı öğrenecekler. Yaptıktan sonra yemesi de ayrı bir zevk tabi. Karnım acıktı valla. 😅
Her ay olduğu gibi bu ay da dergi dopdoluydu. Deniz canlılarıyla ilgili ben birçok bilgi edindim. Umarım sizde çocuğunuzla beraber severek ve eğlenerek okursunuz. 😊



14 Ağustos 2017 Pazartesi

Dizi Yorumu - Doctor Who

   The Doctor's Wife  
S6B4




Yine bir Doctor Who yorumuyla herkese merhaba 😊
Doctor’umuz bu bölümde arkadaşlarıyla beraber, kendini evreni dışına götürüyor ya da bir sinyali takip mi ediyor demeliydim ? 
Ama bu evrende yaşan sadece 3 kişi vardır. Bir de Odd. Bu 3 kişinin ise pek normal olduğu söylenemez. Ama bizim Doctor’umuz arkadaş canlısı olduğu için, onlarla gayet rahat iletişim kurabiliyor. Fakat yine de kafasını karıştıran, ters giden bir şeyler vardır. 


Yorumuma gelecek olursak eğer;
Bölüm fena değildi. Hatta eğlenceliydi bile diyebilirim. Ama ikici kez izleyeceğim bölümler arasında değil. Bu bölümü izlerken çok heyecanlanmadım. Bir de ben bölümün adıyla bölüm arasında ilişki kuramadım. Tek taraflı düşünüyorum belki de. Bilmiyorum. He bir de şöyle bir durum var. Ben içi çok çabuk kararan bir insanımdır. Bu bölümde biraz içimi sıktı. Yani içimi sıkan kısım şu oldu; sahneler karanlıktı. Gece gibi diyelim. Ama çevrede etkili tabi. O yüzden işte. Ama onun dışında dediğim gibi eğlenceli bir bölümdür. Diyaloglar ve uyum çok hoşuma gitti. Sanırım bu bölüm hakkında yazacağım çok fazla bir şey yok. Umarım siz benden daha çok seversiniz. Keyifli seyirler. 😊



Dizi Yorumu - Doctor Who

  The Curse of the Black Spot   
S6B3





Doctor Who izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Bu bölümü izlerken aklımdan en çok geçen şey, “Çok özlemişim” oldu. Özlem gidermekten diziye odaklanamadım diyebilirim. 😜 Fazla uzatmadan bölüm hakkında yorumumu yapayım. 😊
Değerli Doctor’umuz ve arkadaşları, hiç şüphesiz yine bir maceranın ve gizemin peşinde. İnkar edebilir miyiz ? Tabi ki hayır! Tardis, onları okyanusun ortasında bir gemiye getirmiştir. Gemi uzun zamandır oradadır ve en ufak bir yaralanma bile olsa, yaralanan kişilerin elinde siyah bir nokta çıkmaktadır. Bu siyah nokta çıkar çıkmaz, nereden geldiği bilinmeyen bir kadın, yaralanan kişiyi götürmektedir. Gemidekiler korku içindedir ve hayatta kalabilmek için büyük mücadele vermektedir. Tabi Doctor ve arkadaşlarına güvenmemekte buna dahil. Peki Doctor’a güvenmemek mümkün müdür ? 




İlk olarak fikrimi kesin bir şekilde açıklamam gerekirse, bu bölümü sevdim. Bir de tek bölüm olduğu için kısa geldi. Bazen iki bölüm şeklinde olanlarda sıkıldığım olabiliyor. Sanki konusu biraz daha farklıydı bu sefer. Evet bütün bölümlerde konular farklı oluyor ama genel olarak, dünyayı ele geçirmek, savaş falan oluyor ya öyle değildi bu bölüm. Biraz daha farklı bir konusu vardı. Aynı zamanda, bu bölümden çıkardığım başka bir şey daha var: Önyargılı olmanın yanlış olduğu. Belki siz izleyince, “Ne alaka ?” diyebilirsiniz, ama ben bunu çıkardım. Genel olarak sevdim. Amy’nin hiç bilmediği bir konuda olayın içine atlaması, Rory’nin her zamanki şapşallığı… Kısacası güzeldi. Umarım sizde seversiniz. Keyifli seyirler. 😊

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Kitap Alıntıları - Uğultulu Tepeler

   UĞULTULU TEPELER   
Emily Brontë




Acımasız insanlar kendilerine köle ettikleri kişilere işkence eder, onlar da efendilerine karşılık vermek yerine kendinden aşağıdakileri ezerek hınçlarını alır. / 172

Hayattayken değer görmüş ölülerin bıraktıkları her anı değerlidir. / 206

✿ ...ama ihanet ile şiddet iki tarafı sivri bıçak gibidir... Onu kullananı düşmanlarından beter yaralarlar. / 262

✿ Tanrı, ona karşı görevlerini yerine getiren insanları er ya da geç ödüllendirir. / 381

Kitap Yorumu - Uğultulu Tepeler

   UĞULTULU TEPELER   
Emily Brontë





Merhaba arkadaşlar, bugün de Uğultulu Tepeler’in yorumuyla geldim. :)
Kitaba bir kere başladım. O zamanlar okuldaki derslerin yoğunluğundan mı yoksa karakterlerde kim kimin nesi belli olmadığından mı anlayamadım. Kitaba ikinci kez başladığımda hiç aralıksız okudum. Olur da siz de benim yaşadığım durumu yaşarsanız diye aşağıya soy ağacını bırakacağım sizin için. Belki biraz spoiler yemiş olursunuz ama kolaylık olur sizin için. :)

Kitap 1800’lü yıllarda geçiyor. Bay Lockwood, Thrushcross Çiftliği’ne yerleşmek istemektedir. Bunun için evin sahibi Bay Heathcliff ile tanışır. Evde bazı durumlar dikkatini çeker. Hastalandığı bir gün, evin hizmetlisi Bayan Dean, ona bakmaya gelir. Bay Lockwood, Bayan Dean’i dost olarak görür ve ona evdeki kişilerin hayatı hakkında sorular sormaya başlar. Bayan Dean, yıllarca içinde tuttuğu bütün hatıraları Bay Lockwood’a anlatmaya başlar. Tutkulu bir aşk nasıl nefrete dönüşebiliyor ? Hiç ummadığımız kişiler bize ne gibi zararlar veriyor ? Hepsini anlatıyor Bayan Dean.  Böylelikle de kitabımız başlamış oluyor. :)




Ben eski zamanlarda geçen kitapları severim. Bu kitapta çok övülüyordu. Açıkçası A101’de de indirimde görünce dayanamadım aldım. Ben her aldığım kitabı küçük kağıtlara yazar, kutuya atarım. Kitap okuyacağım zaman o kutudan kura çekerim. :). Şansıma da “Uğultulu Tepeler” çıktı. Bende okumak için aldım elime. Okudum, okudum ama ilişkiler oldukça karışık geldi bana. Bir kağıda soy ağacı bile çizdim. Ama yok. Olacak gibi değil. Bende, kitabı anlamayarak okuyacağıma hiç okumayayım daha iyi. Daha sakin bir zamanda anlayarak okurum, dedim. Öyle de oldu. Sakin kafayla, anlayarak okudum. Amma velakin, kitabı sevdim mi ? Açıkçası, övüldüğü kadar mükemmel bulduğum bir kitap olmadı. Bence, Catherine Earnshaw ve  Heathcliff arasında olan şey aşktan çok bir saplantıya dönüşmüş bir şeydi. Çünkü bence birine gerçekten aşıksanız, onun hayatında değer verdiği kişilere zarar vermezsiniz. Heathcliff’in davranışları, bir hırs, bir saplantı uğruna yapılmış şeylerdi. Dediğim gibi çok severek okuduğum bir kitap değildi. Daha doğrusu o kadar övgüyü duyduktan sonra, beklentimi çok yükseltmişim. Kitabı okuduğumda bunu fark ettim. Ama kitap beklentilerimi karşılamadı. Umarım sizin için durum böyle olmaz. Severek okursunuz. Şimdiden keyifli okumalar. :) 

4 Temmuz 2017 Salı

Film Yorumu - Contratiempo

   CONTRATIEMPO   
The Invisible Guest




     Uzun bir aradan sonra bugün yeni bir film izledim. Dizileri izlemeye odaklandığım için film keyfimi hep erteliyordum. Bugün en sonunda film izleyebildim. Aşağıdaki uuuup uzuuuun yazıyı okumadan önce kısa bir bilgi veriyorum size ⇒ FİLM MÜKEMMEL. 😄


     Size ilk olarak filmin konusu aktarayım; 

     Varlıklı ve ünlü iş adamı Adrian Doria sevgilisini öldürmek ile suçlanmaktadır. Bu suçtan kurtulmak için de tek çaresi avukatına güvenmektir. Avukatı, Adrian’ı kurtarmak için, adli davalarda uzman olan avukat Virginia ile anlaşır. Virginia, cinayeti açığa kavuşturmak için Adrian’ın evine gelir. Cinayeti açığa kavuşturmaya çalışırken yeni bir cinayet ortaya çıkar ve Adrian, bütün suçu ölen sevgilisinin üstüne atar. Ama Virginia ikna olmamakta ısrarcıdır ve Adrian’ın gerçekleri itiraf etmesi için elinden geleni yapacaktır.




     Film hakkındaki düşüncelerime gelecek olursak eğer; 

     Filmin türü gizem, suç. Bence, bu türde çekilmiş en iyi filmler arasına  girer. Filmi izlerken, ilk başta olaya odaklanıyorsunuz. Dakikalar geçip, bize yapbozun parçaları verildikçe bizde olayın içine dahil oluyoruz. Adrian, Virginia’ya olayı her anlatışında biz bambaşka hikayeler üretmeye başlıyoruz ve “Acaba hangisi doğru çıkacak ?” diye kendimizi sorguluyoruz. Sürprizler beklenmedik olaylar, hepsi birbirinden farklı senaryolar… Ben bu tarz kitapları okuyup, filmleri izlemeyi çok seviyorum. Böyle tahminler yürüteyim, heyecanlanayım sonra da şoka gireyim falan. :) Sizde benim gibi heyecanlanıp heyecanlanıp şoka girmeyi seviyorsanız eğer filme bayılacaksınız. :) Keyifli seyirler. :) 


1 Temmuz 2017 Cumartesi

Yeni Bir Kelime - Merv

   MERV   


Merhaba, :) 
Bugün de yeni bir kelime ile geldim. :) Her gün bindiğim otobüs hattında “Merv Caddesi” diye bir durak var. Herkes “Merve Caddesi” dese de aslı Merv Caddesi. En sonunda merak ettim ve bu “merv” ne demek diye araştırmaya başladım.


İlk başta kelimenin anlamı için TDK’nın sitesine baktım. Fakat TDK’nın kayıtlarında kelime ile ilgili bir açıklama bulamadım. Değerli Google Amcamıza “merv ne demek “ diye yazdığım zaman, iki tane anlamı çıktı. İlk olarak Osmanlıca sözlüğe göre, bir cins güzel koku, olarak geçiyor. Biraz daha incelendiğinde ise, Türkmenistan’da bir çöl üzerine kurulmuş vaha şehri olduğu aktarılıyor bize.


Kendim merak ettim ve araştırarak yen bir kelime öğrenmiş oldum. Bunu da sizinle paylaşmak istedim. Umarım size bir faydası olmuştur ya da ileride olur. Yeni kelimeler öğrenmeniz dileğiyle.